29 Mart 2012 Perşembe

Son'a Soz


Uyari: efendim, kalbi olanlar, hemoroidi olanlar, alkolluler, ne olur ne olmaz diye pesinen poposunu pudralayip motora binen sert motorcular (pisik olduktan sonra pudrayalan icin problem yok), sahip oldugu icerik ne olursa olsun motosiklet gibi "kafadan tahtasi eksik" bir seye binip efendilik narasi atanlar -madem efendisin niye nara atiyon?-, beslenme cantasina haslanmis yumurta koymayan kutup kasifleri -ogretmen kokuyo diyodu be abi aliskanlik iste, "iyi de beslenme cantasi niye?", e derli toplu oluyor...- mini etek giyip sonra kimse bakmadigi halde cekistiren hanim kizlar -ben kendimi boyle seviyorum, deluganli ol "ya sev ya terk et"-, "ilericiler"-"gericiler" ve goministler size tavsiyem okumamanizdir. ha yok illa okuyacam diyorsaniz da siz bilirsiniz.

le sonuc:

"ruhani meslekler" gibi bulasikcilik mesela baskalarinin "pisligini" temizlersin, tabagi catali tekrar "ortaya" cikarirsin. yol-culuk, yola koyulmak da boyle "ruhani" bir tarafa sahipti. keza yasamak da bir hayati "katetmek"tir. dolayisiyla maddi bir pratik olarak yolculuk da ruhsal yolculugumuzda bir rihtim olabilirdi. heryerde ve seyde vardir boyle "izler" limanlarin ayrilmayi, motosikletlerin gitmeye vaadetmesi gibi. o yuzden ben oyle yada boyle bu yol-culuga motosikletle dusmusum. gelgelelim bunlarin hepsi dedigim gibi bir ihtimal icerir fakat onu garanti altina alamaz. o ihtimalin birer cagrisi, "ayakizleri" vardir onlarda. takip edecekler icin. gelgelelim onu "duymak" icin aranmak da yersizdir. onun "sevdigi" yerlerde "beklemek" belki en faydalisidir.

dolayisiyla maddi pratikler esansiyel-ozsel yurumenin, yol-da olmanin, ayrilmalarin gitmelerin ve varislarin sadece rihtimlaridir. orada bir kere "yolcu" olabilirsek ne mutlu. ve hergun pesinden kosulacak bir hedef de degildir bu cunku artik heryerde "bizimledir". -salliyor da olabilirim-

su kanatli semblun yorumuna donelim. demistik ki gunesi yukseltecek kanatlara can verecek olan acik sozluluktur. sevgiyle iligli kisimda bunun bir siradan sevgi mesaji olmadigini soyledigimiz gibi bu acik sozluluk hikayesinin de mesela buyuklerin soyledigi "aman cocuuuum sakin yalan soyleme" gibi siradan bir mesaj olmadigini da soylemek lazim. cunku bu isin harici tarafidir. olsa iyi olur ama baska bir seyle kiyasla onemsizdir. o, esas, olmazsa olmaz olan bu acikcaligin kendi-sine donuk olmasidir. buna kendisinin icinde barinmak diyelim, bir butunluk hali. bunun olmama haline de salinma. salinan insanlarin ve onlarin meydana getridigi topluluklarin sinirsistemlerinin ortak ozelligi, esansiyel yalancilik ve iki yuzluluktur. ne insanlar ne de mesela onlarin meydana getirdigi devlet gercek ideallere ve tehditlere sahip degildir. ideal diye sarildiklari seyler, salinirken ceplerine tikabasa doldurmaya calistiklari ve merhametine sigindiklari tilsimlaridir, isterler ama neden istediklerini bilmezler. ne kacindiklari ne de sarildiklari hakikidir. ve o, salinmakta olan, kendi-siyle olan rabitasini yitirmis olmak dolayisiyla bu "gercek-disiligin" tabi kaynagidir. yalandan gercek dogar mi? elma agacinin armut verdigi nerede gorulmustur baco?

peki problem nedir? bu hayat da oyle yada boyle bir tokluk yaratmiyor mu "mide"de? buna da iki cevap verilebilir.

1. midede tokluk oluyor, fakat "yiyecek" sahte oldugundan. mide dolu olsa da aclik devam ediyor. yedikce daha yiyesi geliyor herkesin, -bunye ac cunku- ve tabi piyasada arz talep dengesi de arz aleyhine bozulurken sonusuz bir donguye giriyor. bu durum sahte mal fiyatlarinda asiri bir yukselisi de beraberinde getiriyor. hem sahte hem pahali rezalete gel! siskin mideli fakat zayif bunyeli egosu karincalanan salinan bir tip egemen oluyor, normal kabul edilegeliyor. dilenen tek sey siskin bir midenin verdigi huzurla uyumak. biraz cc buyutsem aradigimi bulur muyum acaba? ohhhh dunya varmisss tabi yine hatirlatayim, ne kucuk cc ne buyuk yine hic bir seyi kendi basina kazandirip kaybettirmez ve garanti altina alamaz. hakikatin isigi orciye vurmussa katilmamak caiz degildir

2. Rabitasizlik ve salinma, ozsel sahtelik, insanin maddi olmayan tarafi icin yokluk durumudur. maddi olandan daha acikli bir yok olma hali(buna artik tanik olmaya tahamul edemeyen birisi mesela soyle demis: "hatanin" neresinden donulse kardir...). cunku yasarken olmussundur. ustelik ayiptir da yasiyomus "taklidi" yapmak . birkere gelinen su dunyada yasamak varken olume gomulmek ustelik bunu sozde kendince yasiyor olmak adina yapmak ne acikli ve komiktir. kabuklugun hazin kaderi diyelim buna da.

cal baco cranberries'den zombi'yi cal



butun insanlarin dogasinda baskin bir ortaklik bulunur mu?

kaybolsa da "evin yolu"nu bulmaya en yatkin tabiat kedininki midir?

eger oyleyse kopeklerin, kuslarin, farelerin ve boceklerin hali nicedir?

viyetnamliyi altin kafese koysak yine de miyami miyami der mi?

organik natural insan nasil yetistirilir?

bunlarin kismen cevabi olsa da "kismen" olduklari icin yazmiyorum.

ama ne bliyim ilk "uzun" yolculuguma 5-6 yasladirndayken cikmistim. dikmenden asagi ayranciya -dagdan inmisim-. kucuk adimlarla bir gun surdugu icin bizimkiler polise haber vermisler bizim bebe kayboldu diye. bir yasindan biraz kucukken kusadasinda tanidik olmayan birisi kucaklamis beni, geri verdiginde aglayip tekrar onu istemisim. tabi bunu ben hatirlamiyorum, tum yonleriyle ogrenmem askerlik sonrasina denk gelir. bunlar gibi baska cocukluk anilarim da var artik ilginc olabilecek.

efendim adamin biri zamaninda "bildigim bir sey varsa hic bir sey bilmedigimdir" demis emege saygi ama iddali bir soz en azindan bir sey biliyorum diyor. oysa ben bunu da demiyorum. biliyo olabilirim de olmayabilirim de onu da bilmiyorum :D dolayisiyla tespitler baglaminda yazdiklarimin dogru yada yanlis oldugu konusunda bir iddiam varolmadigi oldugu da yoktur. ben ne mutlu ve ne yazik ki sizin cogunuz gibi cok bilen ve kesin cevaplari olan bir akilli bidik degilim. mesela ilk okulun ilk gunu herkes anneleri gidince aglamisti. ben de neden agliyolarki diyerek bakmistim onlara. aradan bir ay gecti annem okula geldi bu sefer o giderken beni de gotur diye aglamistim. o ilk gun aglayan herkes bu sefer bana bakip gulmustu. cunku onlar artik buyumus bense cocuktum. ve boylece "unuttular" ilk gun "sebepsiz yere" aglamis olmanin alinlarindaki utancini.

kezban ve bir arkadasiyla sihhiyede yuruyoruz. isimler hakkinda konusuyorum. bu tartisma da yine ilk okul yillarina gider -yapma muhterem biz de muslumaniz-. bir gun kizlar kirmizi erkekler mavi kapla kaplayacak defterlerini denmisti. tuafima gitmisti boyle bir ayrim. eve donunce bununla baslayan konusma, neden bazi isimlerin erkeklere bazilarinin kizlara konuldugu sorusuyla bitmisti. farkli bir baglamda konusuyordum o gun, kezbanin arkadasi, bunun daha once bir baskasi tarafindan yapildigini suclarcasina soylemisti, "seni hirsiz". ve bak sen su aptalin yaptigina "terecilere" tere satiyor! kacilin ey ahaliiii. bir baskasina email adresimi veriyordum bilencan@..... adresi gorunce bir yuzu bulandi, ki bu arkadas beni hos karsilayan birisiydi. ruhu sad olsun diye soyledim:"soy adim o soy adim".



ne desek ki?

yerinde duramaz abdulcenap

dursa bi turlu kiprasa bir baska

one atilir sirtindaki bulabildigi her firsatta

"ben buradayim" der "abdulcenap"

rahat vermez o'na cirkin uzuvlariyla uzanir dunyasina

sen der "abdulcenap" sen "busun" BEN.

ne yapsa nerelere donse?

afrikadaki aclara yardim etse?

yoksa isirip cirmalayacagi birilerini mi bulsa?

sirtindakinin basini oksayacak, onu zirlamaktan ali koyacak.

bitmek bilmez o'nun ezelden gelen izdirabi

hep bi kosusturma, aranma ve tirmalama

biraksa debelenmeyi abdulcenap,

ve bi cesaret! donup baksa

orada belki baska bir sey bulacak: yeni dogan gunahsiz saf bebek

huzurla ve sevgiyle kucakla onu ve ozu-gur birak

sen de buyu be artik, abdulcenap.




SON

3 yorum:

  1. Bütün bloğu daha önce okumuştum. Çok dikkatimi çekmiş beğenmiştim. Bloğu yer imlerine kayıt etmişim. Bugün es kazara dek geldim gene. 2012 sonra her hangi bir blog yazılmamış. Sırra kadem basmak gibi bir şey. Acaba 2012 den sonra yazarımıza ne oldu? Gerçekten merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. can reis 2014'te öldü.

      Sil
    2. Bugün kardeşim ile sohbet ederken; gezi videoları, Youtube yayınları vs. Asla gezi yazıları kadar ilgimi çekmiyor demiştim. Ve bu blog hakkında konuştuk. Blog yazarına ne olduğunu merak ettiğimi paylaşmıştım. Blog yazılarını kardeşim ile paylaşmak için uzun süre aradan sonra bu gün tekrar giriş yaptım ve yorumunuzu gördüm. Blog yazarımız Can Bey'in öldüğünü öğrenmiş oldum. Doğrusu garip bir üzüntü hissettim. Hiç tanımadığım bir insan ama benim hayatımda gelip geçmiş biri gibiydi. Kişisel hayatında kimdi ne yapardı öğrenmek isterim.Verdiğiniz bilgi için çok teşekkür ederim. İyi günler dilerim.

      Sil