29 Mart 2012 Perşembe

Iran - 10 Parsa - Pasargad


Aksamustu, yarin git, dileklerine karsi, yarin’in da bu gunden bir faki olmayacak diyerek, vedalasip, iran’in en heyecan verici yerlerinden bazilarinin bulundugu bolgeye dogru gaz actik. Shiraz’I gectigimde artik gun batmisti. Gece yolculuklarinda, etrafi goremesek de degisik bir uh hali oluyor, sakin ve dingin. Ozellikle de gun dogumunu yolda karsilamayi seviyom. Tabi bu yolda, gecen bir kamyondan bi litrelik pet sise firlattilar ama olsun :/ yeri gelmisken, iranda yasadigim bir baska ilginc olaydan bahsedeyim, su farin bozuk oldugu gecenin sabahi ilerdeki tesislerden yiyecek alip, bu is icin yapilmis sadirvanimsi konaklama zimbirtilarinin bulundugu yan tarafa gecip, 6-7 tane bu sekilde kucuk yapi var. ufak bir cati, dort tarafi acik. Kimsenin bulunmadigi yanyada 3 tane bos yapinin bulundugu tarafa gecip birisinin onune durdum. Motordan inip oturmaya hazirlanirken, bir araba gelip benimle sadirvan/tente arasina girdi, baktim adam arabadan indi, yuzunde saklamaya calisilan bir gulumsemeyle. Bir de kadin, arabayi birakip tesislere dogru yuruduler. Ben de motoru orda birakip yandakine oturdum. Bunlar geri geldikten sonra birden degistiler, ozur dilemeler, yiyecek ikramlari vb, cunku yuruyerek gelirken plakayi gorup, ‘harici’ oldugumu fark etmislerdi. Insan fitrati enteresan bi fitrat baco. Benzer bir olayi gurcistanda da duymustum, marjinal kesimden bir vatandasla konusurken, bunlar yabancilara iyidir, birbirlerininse girtlagini sIkarlar demisti. Tabi bu olaydan iran’a iliskin genel bir fakir cikartmamak gerekir. Cunku beni ilginc bir sekilde neredeyse her zaman yerli zennederek karsiladilar. Ve her zaman guzel karsilandim.

Gecenin karanliginda efsanevi parsa’ya guncel irandaki adiyla takht-i cemsid’e ve greklerin verdigi isimle persepolis’e vardim. Motoru parkedip, uzaktan karanliktaki sulietleriyle bile heycan uyandiran, her nekadar giris sabaha kadar kapali da olsa geceki halini biraz gorebilmek icin, antik kente dogru yurumeye basladim. Buyuk duvarlarin ustunde yukselen, yapilari gorunce, vay dedim, duvarlar sanki sonradan bir restorasyon uygulamasinin bir parcasiymis gibiydi, cunku gelmeden once gordugum hic bir parsa fotografinda da bu duvarlar yoktu.


Fotograftaki gorulen bolum “daryus’un yeri” zamane meshur kebapcilarindan, cok saglam saslik yaparmis  :P



Ve sabah tum uluslar kapisindan: ayip ama ayip


 Faravahar:


Bastan bir uyari yapiyim, bu resmi ekledikten sonra sembolun sadece kanat kisimlarinin anlami hatirladigim icin oteki kisimlarini da ogrenebilmek maksadiyla soyle bir interneti karistirdim. Olay biraz haddini asti. Dolayisiyla asagidaki kismi “fala inanmayin falsiz da kalmayin” kivaminda okumakta fayda var. Cunku cevirinin cevirisi, yorumun yorumudur.

Evet faravahar(kanatli adam), zerduslugun onemli figurlerinden bir tanesi, fravashi’yi simgeledigine inaniliyor. Zerdustluge gore dunya gerceklik/iyi(mazda/asha) ve yalan/kotu(druj/angra) arasindaki savasa ev sahipligi yapar. Hatta bundan ibarettir. Iste fravashi(secilmis olan/secmis olan/acikca soyleyen, inanci) Mazda’nin (bilgelik/isik) ugrunda Angra’ya(kotuluk/yalan) karsi savasan, koruyucu ruhtur.

Faravaharla ilgili tum yorumlar, 20.yy’a aittir. Ayrica Ahura(isik) Mazda (bilgelik, iyi) ve Ahriman (Angra “kotu, yokedici, habis” Mainyu “dusunce, ruh”): catismasinin da daha cok yonlu oldugunu gorduk, parantez iclerinden anlasilacagi uzere . Yine sembolun daha yalin ve eski kullanimlarina tanik olduk.

Avesta’da(eski metinlerin toplandigi avestan dilinde yazamalar derlemesi) sembolun dogrudan bir yorumu yapilmamis. Ama yapilan yorumlar, kaynagini avestadan aliyor.


Bir yorum su sekilde:

1. Ortadaki adam yasliliktan gelen bilgeligi;
2. Uc katli kanatlar, “iyi dusunce, iyi konusma, iyi davranis”i;
3. Kanatlarin baglandigi cember, ruhun ve evrenin sonusuzlugunu;
4. Adamin eli, hayatta takip edilebilecek tek bir yol, ve bununda ileri oldugunu;
5. Adamin elindeki cemberin, sadakat ve inanci, -evlilik torenlerinde de kullanildigi uzere- temsil ettigi yonundedir.

Guncel zerdustulukte de genel olarak, hayatin amacini, ruhu Ahura Mazda’yla birliktelige goturen yolu temsil ettigi yonundedir.

Bir baska yorum da su sekilde:

Ortadaki cember gunesi temsil etmektedir. Gunes isik kaynagidir ve “seyleri” karanliga karsi gorunur kilandir. Gunes(Isik, Mazda) hakikati(asha), isigiyla aydinlatandir. Bu ozelligi dolayisiyla cember ayni zamanda bilgeligi(Mazda) simgelemektedir. Bilgelige ilistirilmis/ondan cikan iki kanat vardir. Bunlar gercekten ayrilmadan konusmak ve davranmaktir. Gunesin ortasindan bir adam cikar, bu onun kaynagini gunesten(bilgelik) aldigini sembolize eder. Yine elinde de bir gunes tutar, yani ona sahiptir. Dolayisiyla hem kaynagini ondan almakla ona ait olurken, onu elinde tutarak, kaynagin da ona –kendisine- ait oldugu resmedilir. Yuzu donuktur eli de o tarafa bakmaktadir. Konusmakta ve isaret etmektedir. Gunesi tuttugu eli de ayni istikamettedir. Yani gostermektedir, dinleyenlerine/isaret ettiklerine. Gunes, bilgelik onun kerametidir. Gunesi yukseltecek, hakim kilacak ve isigiyla da gercegi(asha, hakikat) bilinebilir hale getirecek olan da yine kanatlar yani dusuncede, dilde, davranista saflik dolayisiyla da onlarin Bir-ligidir.

Avestadan iligili sayilabilecek bolumler:

Yasna 31 bolum 22

Bilge ve akilli adam, kendi dusuncesiyle gercegi ayireden ve hakikatin/tanri duzeninin farkinda olandir. O … gercekten ayrilmadan konusur ve davranir. (kanatlar)

Yasna 34 bolum 10

Bilge adam, hakikate/tanri olan aski ve inanciyla, askin ve iyi davranisin yolunu kaybetmis olanlara anlatacaktir… (yuzunun donuk olusu ve eli/elindeki)

Yasna 30 bolum 4

Bu iki ruh (bilgeligin isigi ve habis/yikici ruh) karsilastiklarinda, birisi varligi otekiyse yoklugu dogurdu.


Kaba Zerdust (cok kaba bir adammis ), bunun karsiliginda neyi vaadeder: Hakikat ve dingin bir ruh.

Tabi bunun icin kaynagini onun govdesinden alan kanatlarin onu yukseltmesi, isiginin hakim olmasi gerekir. Bireysel ve toplumsal anlamda.

Dolayisiyla ogretiye bu sekilde baktigimizda “ay ne hosmus ne guzel soylemis bu kaba zerdust” diyebiliriz. Fakat insanlarin, oyle yada boyle, fikirlerinin, hayallerinin ve fiziksel varliklarinin bozuk para gibi harcandigi bir dunyada, pek de pratik oluru olan bir sey degil gibi. Cunku dunya yalanlar ustune kuruludur, o yalanlarin ustune de insanlar kendi dunyalarini insaa etmislerdir. Dolayisiyla sistemle insanlar arasinda “bir al gulum ver gulum” iliskisi hasil olmustur. Ornek mi? yakin tarih ve herkesin az cok bir seyler bildigi bir hikaye olarak: Osmanli’nin yikilisi, Araplarin, bu konudaki kiskirtilmalari, -osmanli yuzunden geri kaldiniz- (eger geri idiyseler, ve bunun sebebi osmanli idiyse simdi “ileri” olmaliydilar), Kuzey afrika, suriye ve irak’in bu gunku durumu, (yalan ustune yalan). Bunu hakim kilan neydi –oyle yada boyle- : yalanlarin bastaci edilmesi, cunku “islerine geliyordu”. “tatmin” ediciydi. Daha otesini de kurcalamadilar. Gerek osmanli yikilirken gerekse simdi.

Dolayisiyla birilerinin dogruyu soylemesi ne yazar? Diyelim ki kaybedecek bir seyin kalmamis ki yada herseyini kaybetmeyi goze alabilecek kadar buyuk billurlara sahipsin. Ya dinleyenler herseylerini kaybetmis yada herseylerini kaybetmeyi goze almislar midir?

Buna karanligin hukumranligi diyelim. Cunku eger isik yoksa insanin eline birseyler tutusturup, sadece el yordamiyla tanima imkanina sahip bu bicareye, elinde su anda “ekmek” var deyip, inandirabilirler. O da afiyetle yer cunku “actir”. Ve neticede, Badicilerin :D de bir sozu vardir: “ne yersen o’sundur/o olursun”

Zannedilmesin ki bu bir tek araplar icin gecelerlidir. Bu gun dunyada, marjinalize edilmis, komik duruma dusurulmus, meczup gibi gosterilen, hatta terrorist ilan edilen 3-5 ulke disinda karanlik hukum surmektedir. Bana gore. Onlarin da sonu yakindir. Ha bunlardaki hayat “ideal”midir. Orasini bilmem ama aci-tatli oyle yada boyle daha gercektir.

Insanlari bundan kurtaracak herhangi bir sey de gormuyorum. Hic bir –ism, -icilik, bunlara bagliligini ilan etmek vb insanlari garanti altina alamaz. Bir bakmissin sen de star wars’daki deyimle “gucun karanlik tarafina” gecivermissin. Eger oyle olmasaydi, yani karanlik fark edilmeden ele gecirebilecek kadar guclu olmasaydi herkes onu, kendilerini ele gecirmeden fark ederdi. Ornek mi istersiniz? Efenim bir ulke var uzakta, genel olarak muhafazakar bir ulkedir oyleyiz derler? Bir de dusturlari var: “Ask Karin doyurmaz” diye. Bu kadinlara hitaben buyrulmus bir ogut niteliginde. Eh bu dusturu Kabul eden kadin ne yapacaktir? Parayi, aska tercih edecektir. E peki bu kadini isteyen erkek ne yapacaktir? O da paranin pesinden kosacaktir ki, o na sahip olsun ve boylece de kadina. Bu yolla aski “arayanlarin” eline “karanlikta” parayi “tutustururlar”, senin askin artik budur derler. E guzel kardesim hani “muhafazakar”diniz, hani “ahlakli”ydiniz. Bu nedir? hayat kadinligini? –para karsiligi ask- Sozlesmeli degil de kadrolu olunca bu isin ozu degisti mi, mubah bir sey mi oldu sizin icin? Eh tabi o ulkede herkes kadrolu olmak icin cabalar.

Demem o ki, tam aksi yonde bir soylem icindeyken bir bakmisin, yuzuklerin efendisindeki gibi “kiymetlimis, kiymetlimis” diye ortalikta aranan terli islak tuaf bi hayvan olmussun. Gunumuz dunyasi boyle kaypak bir yer baco. Yada belki de hep oyleydi.


Tabi bunlari okurken ve yazarken farkettik ki, biz de bilmeden oyle yada boyle kaba zerdustun mesajindan sebeplenmisiz. Sadece biz degil, anadolunun eski “ofkelileri” ve daha otesindeki modernleri de dahil olmak uzere, modern bilim-kurgu yazini/sinemasini hatta askin ve inancin one cikisiyla baska anadolululari da ki onun yoldasi da zaten tebrizliydi –kaba zerdustun de urumiye civarindan oldugu rivayet olunur- etkiledigi soylenebilir-. Dolayisiyla antic ve modern caglarda, kaba zerdusutun adi unutulmus ama mesaji biyerlerde birilerinde yasamaya devam etmis gorunuyor. Her ne kadar hic bir zaman hakim olamamis olsa da.

Bir bask ilginc iliski de dervislerin yolculuklarinda destek aldiklari on’a yaslanarak yurudukleri, asa’laridir o da hakikat(asha) olmasin?

Halaluyah “kardeslerim”!!

Lafi fazla uzattik.

Sehrin icinden bir gecit:


“muhafizlar”:



Parsa (persepolis) esasen bir toren merkezi, bildigimiz anlamda bir kent degilmis. Milattan once 550-330 arasinda kullanilmis. Yer Cyrus tarafindan secilmesine ragmen tamamlamak Darius ve onun oglu Xeres’e kismet olmus. Istikameti kuzey doguya Pasargad’a cevirdim, Cyrus’un baskentine.

Yolda Darius’un da mezarina uzaktan ugruyorum:


Bir baska mola:


Pasargad’a vardigimda heryer cayircayirdi. Golgede sicagin etkisini yitirmesini bekledim.

Cyrus’un mezari:


 Burada da yine bir tv/dizi cekimi var:


 Ve pasargad’in en ilginc ve gizemli kalintisi:


Cyrus’u temsil eden kabartma. En ustunde “Ben Cyrus, Akamenid Krali” yazarmis.

Pasargad M.O 559-530 yillari arasinda kullanilmis. Parsa gibi uzun yillar kum altinda saklanmadigi icin gunumuze kalanlar da pek az olmus.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder