20 Mart 2012 Salı

Erm - 6 Dlijan

19 Haziran 


sabah ucuncu denemede cukurdan ciktik. mhr bir kahve icirmeden beni salmadi. bu ara cezanin aslidna 7000 dram oldugunu da ogrenmis oldum. sehre donup onceki gun tanistigim birileri bulup mevzuyu anlattim. yok dediler sinirda bir sorun olmaz. bu arada seyyar radarli kopek baliklari, beni kenarinda 40 kmh tabelasi olan bir viraja kadar takip edip burda okutmuslar. gumrululerle tekrar vedalasmis olduk boylece. Akir'e gidiyorum oradaki manastiri ve tas isciligini gorecegiz. gunduz akir daha guzel gorunuyor. burada ilk defa TR'den geldigimi soyleyince okuz gibi bakan birisiyle karsilastim. e fiyuv kms leytir manastirdayim, iste buranin meshur tas isciligi:




 iceride ayin var akustik, derinden gelen davudi ses ve melodik tekrarlanan sozcukler, insanda gercekten ruhani bir duyum yartiyor. yolumu tekrar vanadzordaki super super markete ceviriyorum. biraz alisveris edip sovyet enteljansiyasinin ilham perisi delijan'a gidecegim. bakalim ilham benim de yakama pisleyecek mi buralarda? gumru trafinin duzluklerinden sonra ormanlik dag yollari, beni kendime getiriyor. bir hayratta durdum, arkamdan da bir araba geldi iyi bari bir sigara icip gideyim derken yine babalar sofrayi kurup vodkalari doldurdular. burada cok onemli gordugum iki kisiyle konusmus oldum birisi cok neseli ve keyifli yasli bir adam ki bana TR'de yillar once tesadufen sayilabilecek bir sekilde tanistigim hasta olmasina ragmen piril piril zekasi ve nesesiyle insani muthis etkileyen yasli bir teyzeyi animsatti. oburu de adimi bukadar icten soyleyen ve benim baska bir memlekette kuslarin sesi yapraklarin hisisirtisi dedigimde suratima bon bon bakanlar yerine her kesi bir an susturup eliyele ormani ve gokyuzunu isaret edip dinleyin diyen candan insanla karsilasmis olmak. daha fazla icmeyim cabuk sarhos oluyorum diyorum hele guzel sohbet varsa daha cabuk, motora binerken biraz sallaninca yasli amca biraz endiseli bakiyorum, bize gel diyor ama yok diyorum giderim. buradan sonraki noktamiz TR "deli deli olma" isimli filme konu olan ama buna ragmen kulturlerine ve hikayerine hic deginmeyerek filmin buyuk bir basariya imza atmis oldugu, molokan koyleri. koye girer girmez birden carlik rusyasina gitmis gibi hissediyorum kendimi giyim evler sac sakal inanilmaz otantik. sari picisler etrafta kosturuyor. ozellikle erkeklerin gorunumu sac sakal dolayisiyla cok geleneksel ama hic birisi resim cektirmek istemiyor, uzuntu ve muz kabugu! bugun sudlu eriste festivali gibi birsey var ben de odun atesinde pisirilen eristelerin kaplarini fotoluyorum izinleriyle. 




koylerden sonra sehir merkezindeyim. koyu ormanlik bir vadinin iki yamacina serpilmis bir sehir, carin surdugu molokanlarca kurulmus sehrin icinde eski evleri secmek mumkun. burada kalip biraz ilhamdan sebeplenmek lazim. ev sahiplerinin azerice bildigi bir konuk evine yerlestim. burada da yemekler ucretli olmasina ragmen ikram gani yine cok mahcup oluyorum.


sehrin merkezindeki parkta gun batiyor:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder